Ortaklığın Giderilmesi Davası: Hukuki Bir Yolculuk
Türk hukukunda, bireylerin hayatları boyunca karşı karşıya kaldıkları meselelerin başında mülkiyet gelir. Mülkiyet, bir mal üzerinde tam hâkimiyet kurabilme yetkisini ifade eder. Toplumlar ilerledikçe, bu kavram bireylerin yaşamlarında daha karmaşık hâle gelir. Özellikle birden fazla kişi arasında paylaşılan mülkiyet, çoğu zaman anlaşmazlıkların doğmasına zemin hazırlar. Bu noktada, hukuk düzeni devreye girer ve çözüm sunar. Türk Medeni Kanunu çerçevesinde düzenlenen ortaklığın giderilmesi davası (ya da izale-i şuyu davası), paylı veya elbirliği mülkiyeti ortadan kaldırmak amacıyla başvurulan en önemli hukuki araçlardan biridir. Bu dava, mülkiyetin bölünmesi ya da satış yoluyla sona erdirilmesini hedefler. Ayrıca insan ilişkilerinin de karmaşık doğasını gözler önüne seren derin bir hukuki serüvendir.
Türk Medeni Kanunu’nda paylı mülkiyet ve elbirliğiyle mülkiyet olmak üzere iki tür ortak mülkiyet biçimi düzenlenmiştir. Bu mülkiyet türlerinde, ortaklar mülkiyet konusu mal üzerinde birlikte hak sahibidirler. Ancak bu hakların nasıl kullanılacağı konusunda genellikle anlaşmazlıklar ortaya çıkabilmektedir. Böyle durumlarda taraflar, mülkiyeti bireyselleştirmek ve ortaklığı sonlandırmak amacıyla izale-i şuyu davası açar..
Ortaklığın giderilmesi davası, genellikle paydaşlardan birinin ya da birden fazlasının diğer ortaklarla anlaşmazlığa düşmesi sonucunda gündeme gelir. Taraflar, malın kullanımı, satışı, devri ya da paylaşımı konusunda sıkça anlaşmazlığa düşer. Ortaklar arasındaki uyuşmazlıklar çözülemediğinde mülkiyet üzerindeki ortaklık dava yoluyla sonlandırılabilme ihtimali vardır.
Davanın Hukuki Dayanağı: Türk Medeni Kanunu
İzale-i şuyu davası, Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesi ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Kanun, ortaklardan her birinin ortaklığın sona erdirilmesini talep etme hakkına sahip olduğunu belirtir. Burada önemli olan husus ortaklığın devam ettirilmesine yönelik bir anlaşmanın olmaması ya da uzlaşının sağlanamamasıdır. Eğer paylı mülkiyetin sona erdirilmesi konusunda taraflar arasında bir anlaşma sağlanamıyorsa her ortak mahkemeye başvurarak ortaklığın giderilmesini talep edebilme hakkı vardır.
Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesi şu şekilde ifade edilmektedir:
“Paylı mülkiyetin devamını çekilmez kılan bir hal varsa ya da taraflar ortaklığın devamı konusunda uzlaşmaya varamıyorlarsa, paydaşlardan her biri, mülkiyetin sona erdirilmesini talep edebilir.”
Bu hüküm, her ortağa ortak mülkiyetin sonlandırılması konusunda bir hak tanımaktadır. Bu hak kişisel bir hak olup ortakların iradesine bağlıdır. Ancak ortaklık devam ettikçe mülkiyet üzerindeki haklar ve yükümlülükler de sürmektedir.
Ortaklığın Giderilmesi: Hukukun Sunduğu Çözüm Yolları
İzale-i şuyu davasının temel amacı, ortak mülkiyeti sona erdirerek tarafların bireysel mülkiyetlerine kavuşmalarını sağlamaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesi ve devamı hükümleri doğrultusunda düzenlenen bu dava, paydaşlardan biri tarafından diğer tüm ortaklara karşı açılır. Dava açıldığında, hukuki süreç bir yol ayrımına gelir: Aynen taksim ya da satış yoluyla paylaşıma gidilecektir.
Aynen Taksim: Mülkiyetin Fiziki Bölünmesi
Aynen taksim, her ortağa kendi payına uygun düşen bir parça vermek anlamına gelir. Hukukun ideal çözümü olarak kabul edilen bu yöntem, paylı mülkiyete konu olan malın özelliklerine bağlıdır. Eğer mal, bölünebilir nitelikteyse bu kararın verilme ihtimali vardır. Örneğin, bir arsa ya da tarla paydaşlar arasında bölünebilir. Ve her biri kendi payını fiziksel olarak alabilir. Ancak aynen taksim her zaman mümkün olmayabilir. Zira bölünmenin malın değerinde ciddi bir kayba neden olacağı paydaşlar arasında dengeli bir paylaşımın sağlanamayacağı ya da malın yapısının bölünmeye elverişli olmadığı durumlar da vardır. Bir apartman dairesi, fabrika veya ticari işletme gibi bölünmesi ekonomik olarak anlamsız ya da imkânsız mallar söz konusu olduğunda aynen taksim çözüm olamaz.
Satış Yoluyla Paylaşım:
Mülkiyetin fiilen bölünmesinin mümkün olmadığı ya da taraflarca tercih edilmediği durumlarda satış yoluyla paylaşım devreye girer. Mahkeme, ortak mülkiyete konu olan malın açık artırma yoluyla satılmasına karar verir. Bu satış çoğunlukla satış memurluğu aracılığıyla gerçekleştirilen bir açık artırmayla yapılır. Satıştan elde edilen bedel paydaşlar arasında mülkiyet payları oranında bölüştürülür.
Davanın Tarafları:
1. Davacı (Dava Açan Taraf)
Paylı ya da elbirliğiyle mülkiyet sahibi olan ortaklardan her biri bu davayı doğrudan açar. Bu kişiler mülkiyetin fiilen kullanımı, malın ekonomik değerini koruma veya ortaklar arasında süregelen anlaşmazlıkların sona erdirilmesi amacıyla ortaklığın giderilmesini talep edebilirler.
Davacının tek başına veya birkaç paydaşla birlikte bu davayı açabilmesi mümkündür. Bir veya birden fazla ortak, diğer ortakların rızasını almadan davayı başlatır.
2. Davalı (Dava Edilen Taraf)
Ortaklığın giderilmesi davasında davalı taraf, davacı dışındaki diğer tüm paydaşlar veya ortaklar olacaktır. Bir mal üzerinde payı bulunan her bir ortak davalı konumunda yer alır. Bu kişiler, genellikle malın ortaklığının sürmesini isteyen ya da ortaklığın nasıl sona erdirileceği konusunda davacı ile aynı görüşte olmayan kişilerdir.
3. Üçüncü Kişiler
Bazı durumlarda, üçüncü kişiler davaya taraf olmasalar da ortaklığın giderilmesi davasının sonucundan doğrudan etkilenir. Örneğin, bazı kişiler bir paydaşın hissesi üzerine ipotek koyar veya haciz uygular. Bu durumda üçüncü kişiler davanın sonuçlarından etkilenebilirler ancak doğrudan taraf olarak katılmaları gerekmez.
Ortaklığın Giderilmesi Davasında Yetkili Ve Görevli Mahkeme:
Bu davalarda hangi mahkemenin yetkili ve görevli olduğunu Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) çerçevesinde değerlendirmek mümkündür. Şimdi bu konuyu iki başlık altında inceleyelim:
1. Görevli Mahkeme
Ortaklığın giderilmesi davasında görevli mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. Maddesinin b bendinde açıklanmıştır. Anılı maddede “Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları” şeklinde ifade edilir. Bu sebeple Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu hususu açıkça belirtilmiştir.
2. Yetkili Mahkeme
Ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 12’de belirtilmiştir.
“Taşınmaz üzerinde ayni hakka ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”
Bu nedenle, bir arsa, ev veya tarla gibi taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi davası, taşınmazın bulunduğu yerin Sulh Hukuk Mahkemesi‘nde açılmalıdır. Bu yetki kesin yetkidir; taraflar arasında başka bir mahkeme üzerinde anlaşma yapılması mümkün değildir.
Ancak aynı maddenin 3. Fıkrasında da “Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir.” şeklinde ifadeye yer verilerek taşınmaz sayısının birden fazla olması durumunda taşınmazların birinin bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde de ortaklığın giderilmesi davası açılabileceği hüküm altın alınmıştır.
Ortaklığın Giderilmesi Davasında Dava Şartı Arabuluculuk
Bu gelişme, 28 Temmuz 2023 tarihli 7456 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle uygulamaya konulmuştur. Bu değişiklikle birlikte, taraflar ortaklığın giderilmesi davası açmadan önce arabuluculuk sürecine katılması zorunludur.
1. Zorunlu Arabuluculuk Nedir?
Zorunlu arabuluculuk, bir davanın açılmasından önce arabuluculuk sürecine başvurmalarının kanunen zorunlu tutulduğu bir süreçtir. Bu süreçte arabuluculuk görüşmeleri sonucunda taraflar anlaşabilirse dava açılmasına gerek kalmadan uyuşmazlık çözümle sonuçlanır. Anlaşma sağlanamazsa, dava açma hakkı saklı kalır.
2. Ortaklığın Giderilmesi Davasında Zorunlu Arabuluculuk
6325 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme sonucunda, ortaklığın giderilmesi davası (izale-i şuyu) için mahkemeye başvurmadan önce arabuluculuk sürecine katılmak bir dava şartı haline getirilmiştir. Yani bu davalarda, arabuluculuk aşamasından geçilmeden doğrudan dava açılamaz.
3. Arabuluculuk Sürecinin İşleyişi
Ortaklığın giderilmesi davasında arabuluculuk süreci şu adımlarla işler:
- Arabulucuya Başvuru: Taraflardan biri, ortaklığın giderilmesi talebiyle ilgili arabuluculuk başvurusunu yapar. Başvuru, arabuluculuk bürosuna yapılır ve bir arabulucu atanır.
- Tarafların Daveti: Arabulucu, tarafları görüşmelere davet eder. Taraflar, aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için müzakere eder.
- Anlaşma ya da Anlaşmazlık: Taraflar arabuluculuk sürecinde bir anlaşmaya varabilirlerse, bu anlaşma bir tutanakla kayıt altına alınır. Ve mahkemeye gitmeden sorun çözülür. Eğer anlaşma sağlanamazsa, taraflar arabulucudan bir “anlaşmazlık tutanağı” alır.
- Dava Açılması: Arabuluculuk süreci sonunda taraflar anlaşma sağlayamazsa, dava açar. Bu durumda, dava dilekçesiyle birlikte arabuluculuk sürecinin tamamlandığına dair anlaşmazlık tutanağı mahkemeye sunulmalıdır.
4. Dava Şartı Olarak Arabuluculuğun Sonuçları
Eğer arabuluculuk sürecine başvurmadan doğrudan mahkemeye gidilirse, mahkeme bu eksikliği tespit eder. Ve davayı usulden reddeder. Bu nedenle, dava açmak isteyen tarafların önce arabuluculuk sürecine başvurması zorunludur.
Ortaklığın Giderilmesi Davasında Muhdesatın Aidiyeti Davası
Ortaklığın giderilmesi davasında muhdesatın aidiyeti davası, taşınmazın üzerinde bulunan yapıların (muhdesat) kime ait olduğuna ilişkin olarak açılan davayı ifade eder. Bu davanın temel amacı taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç, tesis gibi yapıların hangi ortak ya da paydaşın mülkiyetinde olduğunu belirlemektir. Muhdesat kelimesi, taşınmaz üzerinde sonradan inşa edilen veya dikilen her türlü yapı, eser ve eklemeyi ifade eder. Muhdesatın aidiyeti konusu özellikle ortaklığın giderilmesi davasında önemli bir tartışma alanıdır.
Muhdesat Nedir?
Muhdesat taşınmaz bir mal üzerinde sonradan yapılan ya da eklenen her türlü yapı, bina, tesis, dikili ağaçlar veya benzeri unsurlardır. Taşınmaz üzerinde birden fazla paydaş veya ortak bulunduğunda bu yapıların kime ait olduğu ve nasıl değerlendirileceği konusu tartışma konusu olduğu durumlar vardır. Bu nedenle ortaklığın giderilmesi davasında muhdesatın kime ait olduğu belirlenmeden taşınmazın paylaşılması veya satılması zorlaşır.
Muhdesatın Aidiyeti Davası ile Ortaklığın Giderilmesi Davası İlişkisi
Ortaklığın giderilmesi davası, taşınmaz üzerinde paydaşların mülkiyetine son vermek ve taşınmazı paylaşmak amacıyla açılan bir dava türüdür. Ancak taşınmaz üzerinde muhdesatlar varsa ve bu muhdesatların kime ait olduğu konusunda bir anlaşmazlık söz konusuysa, öncelikle muhdesatın kime ait olduğunun belirlenmesi gerekir. Bu, ortaklığın giderilmesi davasının sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılması için önemlidir.
Eğer muhdesatın aidiyeti konusunda bir dava açılmamışsa mahkeme bu konuda karar vermez. Bu durumda, ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlandırılması için muhdesatın aidiyetinin tespiti gereklidir. İş bu dava ortaklığın giderilmesi davası için bekletici mesele olup ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlanması için bu davanın sonucunun gelmesi gerekir.
Son olarak görüleceği üzere ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası karmaşık bir hukuki süreçten ibarettir. Tüm bu süreçte hak kaybına uğramamak ve davanın seyrinin hızlanabilmesi için mutlaka bir gayrimenkul/miras avukatı ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Ortaklığın giderilmesi, muhdesatın aidiyeti davaları da dahil olmak üzere davacı veya davalı olarak taraf bulunduğunuz tüm davalarınızda bizimle iletişime geçebilirsiniz!
📞 AVUKAT DESTEĞİ ALIN
İtirazın geçici olarak kaldırılması süreciyle ilgili sorularınız ve hukuki yardım talepleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bizimle iletişime geçin – Size en doğru hukuki desteği sağlayalım.
📞 +90 530 180 82 49
